Köpekler neden konuşamıyor?

Binlerce yıllık evcilleştirme süreciyle bugünkü sadık dostlarımızla dönüşen köpekler, vahşi içgüdülerinin büyük bir kısmını da bu süreçte geride bıraktı. Yani davranışları insan hayatına uyumlu hale geldi. Onlar bizimle binlerce yıldır yan yana yaşıyor, duygularımızı anlıyor ve bize tarifsiz bir bağlılık gösteriyorlar. Ancak bu kadar yakın olmalarına rağmen, köpekler hala bizim türümüz gibi karmaşık bir dile sahip değiller. Peki neden?

Macaristan’daki Eötvös Loránd Üniversitesi’nde eğlenceli ismiyle BARKS Lab (Köpek Havlamaları Laboratuvarı) adı verilen bir araştırma ekibi, bu temel sorunun bilimsel kökenlerini araştırıyor. İlk bakışta tuhaf ya da gereksiz gibi görünse de, bilim insanları bu çalışmaların sesli iletişimin nasıl evrimleştiğini ve konuşmanın ortaya çıkması için hangi bilişsel koşulların gerektiğini anlamada kritik rol oynadığını belirtiyor.

Köpekler konuşmaya hazır mıydı?

Araştırma grubunun lideri Dr. Tamás Faragó, insan konuşmasının ortaya çıktığı koşulları laboratuvar ortamında yeniden yaratmanın imkansız olduğunu vurguluyor. Bu nedenle, köpekler gibi evcilleştirilmiş canlılar üzerinde yapılan karşılaştırmalı modeller büyük önem taşıyor. Dr. Faragó, evcilleştirmenin köpeklerin iletişim becerilerini nasıl şekillendirdiğini incelemenin, insan türünün konuşmaya hazırlanırken geçtiği bilişsel ve sinirsel aşamaları anlamamıza yardımcı olabileceğini söylüyor.

Araştırmanın yazarlarından Dr. Rita Lenkei ise temel soruları şöyle özetliyor: “Asıl soru şuydu: Köpekler gerçekten sözcüklere doğru bir evrimsel yolda mıydı? Konuşmayı üretme ve anlamaya yönelik hangi becerilere sahipler, hangilerinden yoksunlar? Bilimsel olarak nelerin hala açıklanması gerektiğini netleştirmeye çalıştık.

Konuşma, sadece beynin değil, aynı zamanda ses üretimi için gerekli biyomekanik sistemlerin de uyum içinde çalışmasını gerektiren son derece karmaşık bir süreç. Araştırma, köpeklerin bu süreç için gereken bazı parçalara sahip olduğunu gösteriyor:

Bilişsel yetenek (Yazılım): Köpekler son derece zeki canlılardır ve neredeyse hepsi kendi adını, “mama” veya “dışarı” gibi komutları tanıyabilir. Bu, onların belirli sesleri anlamlarla ilişkilendirebildiği ve zihinsel bağlantılar kurabildiği anlamına gelir; yani sözel kavrama yeteneğine sahipler. Dahası, farklı dilleri ayırt edebildikleri, ses tonundaki değişimleri algıladıkları ve sahiplerini sadece seslerinden tanıyabildikleri biliniyor, bu da işitsel algılarının gelişmiş olduğunu gösteriyor.

Fiziksel yetenek (Donanım): Fiziksel olarak konuşmalarına engel bir durum olup olmadığı ise daha tartışmalı. Araştırmalar, köpeklerin dinamik gırtlak hareketleri yapabildiklerini ve çeşitli frekanslarda sesler üretebildiklerini gösteriyor. Her ne kadar bu, insan ses telleri kadar hassas olmasa da, köpeklerin “konuşmaya benzer” sesler çıkarabilecek yeterli esnekliğe sahip olabileceğini düşündürüyor.

İhtiyaç olmayınca dil de gelişmedi

Bilim insanlarına göre, köpeklerin neden konuşmadığının cevabı teknolojik veya biyolojik bir eksiklikte değil, sosyal ve evrimsel yapılarında gizli.

İnsanların karmaşık bir dil geliştirmesinin başlıca nedeni, hayatta kalmak için karmaşık görevleri iş birliği içinde ve detaylıca planlayarak yürütme gereksinimiydi. Oysa köpekler, kelimelere ihtiyaç duymadan da sosyal koordinasyonda inanılmaz derecede başarılı. Sürü halinde yaşarken beden dili, göz teması, koku ve çeşitli ses işaretleriyle iletişim kurarak birbirlerini kolayca anlarlar. Ayrıca insanlar tarafından da kolayca anlaşılırlar ve duygularını kelimeler olmadan da iletebilirler.

Kısacası, tarih boyunca konuşmaya ihtiyaçları hiç olmamış olabilir.

Araştırmacılar, köpeklerin bir dil için gerekli zihinsel ve fiziksel parçaların bir kısmına sahip olsalar dahi, onları konuşturmaya çalışmanın doğru olmayacağı konusunda uyarıyorlar. Dilin temel işlevi bağ kurmak ve iş birliğini güçlendirmekse, konuşan bir köpeğin bu temel ilişkiyi garip ve rahatsız edici bir hale getirebileceği belirtiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir